7 Şubat 2011 Pazartesi

Çınar Altında



Çınar Altında

Ben bir ulu çınarım yol kenarında
Zamanın adı olmaz benim yanımda
Kuşlar yuva yapmış en uç dalımda
Gel zaman senin şimdi çınar altında


Ben bir ulu çınarım köy meydanında
Ne insanlar göç eyledi yanıbaşımda
İhtiyarlar hasbihal etti binek taşında
Gel zaman senin şimdi çınar altında

Ben bir ulu çınarım dere yanında
Dallarım odun oldu ocak başında
Oyunlar oynardı çocuklar kozaklarımla
Gel zaman senin şimdi çınar altında

Ben bir ulu çınarım yayla yolunda
Bebeklere kundak oldum çocuklara salıkcak,
Gelecek nesil ata izini bende bulacak
Gel zaman senin şimdi çınar altında

4 Şubat 2011 Cuma

Çiy Damlası

Sen çiy damlasısın seher vaktinde
Muştularsın sabahı gece köründe

Ben bir kırağıyım soğuktan kristalleşmiş
Bahar yoktur bende bakarsın kış gelmiş

Sen bir güneşsin aydınlık ve sıcak
Güzelliklerin hepsi sendedir ancak.

Ben çölde gece kanlığıyım aşırı soğuk
Akbabaları haber veririm boğuk boğuk

Sen atlas kumaş gibisin yumuşak ve parlak
Sararsın sevdiğini olsa da bir acemi çaylak

Ben eski libas gibi lime limeyim
Alıp başımı uzaklara gitmeliyim

Sen gelincik gibisin her şeyi neşeyle saran
Hayat seninle, nefes seninledir her an

Ben su dikeni gibiyim öz kenarında
Gören olmuş mu beni maşuk elinde

Sen bir ceylan gibisin ürkek ve çekingen
Ayırmazsın gözünü sevdiklerinden

Ben yaşlı kurt gibiyim tüyleri dökülmüş
Aldığı darbelerden dişleri sökülmüş

Sen bir nergis gibisin nazik ve hassas
Aşığından başkasına yapmazsın iltimas

Ben kuru bir kütük gibiyim içim geçmiş
Köklerimde yaşayan kurtlar bile terk etmiş

Sen yağmur damlası, bereket olursun
Herkese yüreğinde şefkatle dolusun

Ben dolu yağışı gibiyim sert ve kırıcı
Tüm ümitleri ürünleri yok edip yıkıcı

Sen bir su perisisin nilüferler senle açar
Suyun tatlı berrak ve denizlere akar

Ben sel gibiyim umutları alıp götüren
Çamurlu suda timsahım hayat bitiren

Sen bir asilsin asi gelmezsin kimseye
Dertleri Allahtan bilir çekersin sineye

Hoca Çobaniyim vurulmuşum bir asiye
Edemedim divane gönlümü terbiye

Erikbisi

Erik Bisi
Geçenlerde bir aile dostumuz geldi. Sıkıntıları olduğu belli olmuş hatta yüzüne de yansımıştı. Durumun farkında olmama rağmen farkında değilmiş gibi davranıp konuyu kendisinin anlatmasını bekledim. Kendisi konuyu açıncaya kadar havadan sudan konuşturup rahatlamasını sağladım. En sonunda dayanamadı;
“Sana bir şey sorabilir miyim?” dedi.
“Elbette buyur sor.” dedim ama ne diyeceğini tahmin edebiliyordum. Çünkü çevremden yalan yanlış bir şeyler duymuştum.
“Şey son zamanlarda evde sorunlarımız var eşimle geçinemiyoruz, boşanmaya karar verdik. Ama rahat değilim bir fikrini alayım dedim. Ne olur aramıza girip bizi barıştırmaya ya da anlaşmalı olarak boşanmamıza yardımcı olur musun?”
“Elbette yardımcı olurum nedir sıkıntılarınız?” diye sordum ama alacağım cevabı biliyordum hiç birisi ceviz kabuğunu doldurmayan meselelerdi. Beklediğim şeyleri anlattı. Her evde olan problemler sanki sadece kendi meseleleri imiş gibi anlattı.
“Birde eşini dinlemek isterim eğer müsaaden olursa” dedim.
Tabi dinle bende isterim onunla konuşmanı.” dedi. Eşiyle de konuştum aynı meseleleri anlattılar. Bende “Size bir olay anlatmak isterim payınıza düşeni alın.” Dedim.
“Çocukluğumuzda fakir bir köyde büyüdük. Okul zamanı gelince bize alınan kitapları karıştırmak okumak çok büyük heyecandı. Defterimizi kitaplarımızı yıpranmasın diye öğretmenlerimiz kaplamamızı isterdi. Ciltleyelim ama neyle ne cilt kâğıdı var nede tutkal veya bant. Geriye tek çare kaldı çimento kâğıdı ile kendi ürettiğimiz erik bisi denilen tutkal.
Erikbisiyi; erik ağacının budak yatağından reçinesini toplayıp su ile karıştırıp kaynatarak elde ederdik. Ama neredeyse yok denecek kadar bir yapıştırıcı özelliği ancak vardı. Çimento kâğıdı kalın ve kaba bir kâğıt ve esnekliği hemen hemen hiç yok. Zaten yapıştırıcımızda çok zayıf olduğundan kitabın dışının sarıp koruması mümkün değildi.
Şimdiki evlilikler buna benziyor. Kadın tutkal gibidir iyisi erkeğini evine bağlar. Cilt kâğıdı erkek gibidir iyisi eşini çepeçevre sarar korur. Şimdi tutkal zayıf olursa cilt kâğıdı esnek olmazsa tam birleşme olmaz. Tam birleşmeyen çiftlerin evliği de yürümez.